22 Nisan 2012 Pazar

ODTÜ Öğrencileri'nin 1 Mayıs Bildirisi

“Günlerin bugün getirdiği; baskı, zulüm ve kandır.” diye başlar ya 1 Mayıs marşı; aslında yazıldığı koşulları tarif ettiği gibi, günümüzdeki durumu da tarif ediyor şu ilk mısrasıyla. Bütün halklarla, toplum kesimleriyle kavgalı olan AKP, ileri demokrasi nidalarıyla hedef 2023 derken; baskı ve imha politikalarını uygulamaktan geri durmuyor. Bu koşullarda, işçi sınıfının birlik ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta bizler de üniversite öğrencileri olarak taleplerimizle alanlarda olacağız.

Şimdiki hükumet bundan önceki hükumetler gibi elbette bir sermaye hükumeti. Attığı her adımı sermayenin yararına ölçüp biçerek atan AKP, özellikle “ustalık dönemi” diye adlandırdığı dönemde bütün toplumsal kesimlere “ipini kopartmışcasına” saldırmakta. Özellikle son dönemde Suriye ve İran’a yönelik emperyalist güçler tarafından müdahale planlarında, Başbakan Erdoğan, ABD ve diğer emperyalist güçlerin ilk elden taşeronu olarak; “yeni Osmanlıcılık” planlarıyla bölgede bir güç olmaya çalışıyor. Yaptığı söylemlerle de, “Suriye’nin dostları” diye kendini tarif eden ve aslında bir “akbabalar platformu” olan yapıya öncülük etme çabalarıyla da bu hedefini ortaya koymakta.

Komşularla sıfır sorun sloganıyla; dış politikada giriştiği bu tutumun yanı sıra, ülke sınırları içinde de uyguladığı çözümsüzlük politikalarından vazgeçmiyor. Kürt halkıyla giriştiği topyekun savaş politikası; Uludere katliamıyla, yapılan tutuklamalarla, TMK gibi antidemokratik yasalarla, bir halkın taleplerini yok saymasıyla ön plana çıkıyor.

600’ü aşkın tutuklu üniversite öğrencisi, AKP’nin ileri demokrasisöyleminin ne anlama geldiğinin somut bir örneği durumunda. Arkadaşlarımız;puşi taktığı için, yumurta taşıdığı için, parasız bilimsel eğitim istediği için, Newroz eylemine katıldığı için tutuklanıyorlar. Bizim üniversitemizden depek çok arkadaşımız bu sebeplerden ötürü tutuklu bulunmakta.

Eğitimde sermaye ihtiyacına yönelik girişilen dönüşüm politikası, AKP’nin sermayenin göz bebeği bir hükumet olduğunu gösteriyor. 4+4+4 eğitim sistemiyle, çocuk gelinlerin, çocuk işçiliğin önünü daha fazla açıyor. Bilimsel eğitimden tamamen uzak bir sistemle, sözde seçmeli özde zorunlu dini eğitimin artırılmasıyla tamamen gerici bir eğitim sistemi getirilmek isteniyor. Sanayi sitelerine her meslek lisesi veya çırak okulu açacak patronlara, “öğrenci başına para” uygulamasıyla, bu alanı tamamen rant alanı haline getiriyor.

1 Mayıs bütün taleplerin alanlarda birleştiği önemli bir gün. Üniversitelerde ticarileşme politikalarının, tutuklu öğrencilerin, eğitimde sermayenin ihtiyacına yönelik gerçekleştirilen dönüşümlerin, içerde ve dışarıda girişilen savaş çığırtkanlığının, işçi-emekçi kesimlere yönelik saldırıların, çok yoğun bir biçimde arttığı bu süreçte daha fazla önem kazanıyor. Biz de ODTÜ öğrencileri olarak; “Barış, özgürlük ve parasız, bilimsel, anadilde eğitim” talepleriyle alanlarda olacağız.